Emekli Albay Erdal Sarızeybek son kitabı ‘Usta’nın Göremediği Siyasi Tuzak’ adlı eserini toplumu ve gelecek nesilleri bilgilendirmek amacıyla Facebook sayfasından yayınlamaya karar verdi. Bu amaçla sarizeybekbilgi.com web adresindeki siteyi aktif hale getirdi ve ilk olarak söz konusu kitabın önsözünü yayınladı.
‘USTA ERDOĞAN’Kitabın adında geçen ‘Usta’ son 19 yıllık Türk siyasetine yön vermiş olan Adalet ve Kalkınma Partisi Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Siyasi Tuzak’ olarak adlandırdığı olaylar ise Erdoğan’ın ’yanıldık, aldatıldık, Rabbim affetsin’ dediği Türk Ordusuna karşı kurulan Ergenekon kumpası, derken 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimi olaylarını ele alıyor.
‘TARİKAT VE İSRAİL’Türkiye’nin hala çözemediği Fetö kumpaslarının iç yüzünü araştıran Sarızeybek, tarihin derinliklerine inerek küresel güç haline gelen Tarikat, onunla bağlantılı ABD ve İsrail ilişkilerinin bugüne kadar gün yüzüne çıkarmayan bağlantıları masaya seriyor ve çarpıcı sonuçlara ulaşıyor. İşte tarihe not düşülen olaylar, kişiler, yer ve tarihlerin yer aldığı Usta’nın Göremediği Siyasi Tuzak;
TARİKATIN ÇIKIŞ NOKTASIBilindiği gibi ilk büyük harbin sonunda Osmanlı Mondros ateşkes anlaşmasını imzalamış, böylece savaş geçici olarak durmuş ve 1 Kasım 1918’te Musul İngilizler tarafından işgal edilmişti. Bölgede İngilizler adına yönetimi işletecek işbirlikçiler aranıyordu. Nasıl ki bir siyasi proje olarak ‘Ermenistan Kürdistan’ ikilemesi Londra toplantılarında ilk kez ortaya atılmış ise, projenin uygulama alanı olarak Kuzey Irak coğrafyasının seçilmesi de bir ‘ilk’ oldu.
Bugün Usta’nın öfkeyle hiddetle dile getirip Türkiye’ye de ihanet olarak tanımladığı bağımsız Kürdistan devletine giden yolun ilk adımları da işte bu coğrafyada atıldı. Bu tarihsel süreçte Irak kuzeyinde iki güçlü aile vardı; Berzenci ve Sadate Nehri… Tercih yapıldı, Berzenci ‘Kürdistan Yöneticisi’ olarak yerel yönetimin başına getirildi. Bu da tesadüfe bakın ki bir ilkti; bu coğrafyada İngiliz işgali altında yaşayan insanlar ilk kez ’Kürdistan adıyla ve yerli bir isim üzerinden İngiliz yönetimine bağlanıyordu.
Daha ileriyi görebilmek için belki hemen akla ‘neler yaptı bu Berzenci’ diyerek yola koyulmak geliyor ama biz öyle yapmayacağız, Sadate Nehri üzerinden gideceğiz çünkü kilit isim o, Berzenci değil. İlginçtir Türkiye’de ayrılıkçı PKK terör örgütünün siyasi kanadı dahi ‘Kürdistan Krallığımız bile vardı’ diyerek dikkati bu Şeyh Mahmud üzerine çekiyor olsa da, kilit isim o değil.
‘Sadate Nehri’ diğer adıyla Seyit Taha bu isim tarihin hiçbir döneminde ikinci plana düşmedi üstelik Berzenci Saadet Nehri’nin akrabasıydı, hepsi aynı soydan geliyordu. Ama Türkiye Seyit Taha olarak bilinen bu ismi görmekten nedense hep kaçındı. Ekranlarda hiç konu olmadı, bizim anladığımız manada hiç yazılmadı. Oysaki oğlu Şeyh Ubeydullah, Osmanlı’ya ilk isyanı çıkartan kişiydi(1880,Şemdinli), torunu Seyit Abdulkadir de Şeyh Said isyanının tertipçisiydi(1925,Diyarbakır). Bu işi arkasında Cübbeli’nin tarikatı olduğu için mi yoksa işin ucu Saray’a ulaştığı için mi, bilemiyorum, birlikte göreceğiz…
Kökleri Irak’ta olan bu ailenin Türkiye’ye çıkış noktası Şemdinli’dir. Bu tarikat Irak kuzeyinde Barzaniler, Anadolu’da ise Seyit Taha üzerinde geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Seyit Taha’nın hem Anadolu hem İran hem de Irak’taki güçlü bağlarıyla, Tarikat kısa sürede Ortadoğu’dan Kafkaslara, Şemdinli’den İstanbul’a kadar çok geniş bir coğrafyaya inanılmaz bir hızla yayılma imkanı buldu.
Önceden değindiğimiz gibi Bitlis yöresinde Sıbgatullah Arvasi, Seyit Taha’nın halifesidir. Bediüzzaman Said Nursi, Ahmed Haznevi, Şefik Arvasi ve Şeyh Alaeddin burada öğrenim görmüştür. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı Fetö kalkışmasının elebaşı olan Fettullah Gülen dini öğretisini Saidi Nursi’den almaktadır. Demiştim tesadüfe bakın ki Saidi Nursi’yi yetiştiren de Seyit Taha’nın halifesidir. Necip Fazıl Kısakürek ile Hüseyin Hilmi Işık da Arvasi’nin talebeleridir. Artık gerisini düşünün…
Tarikatın Palu’daki tekkesinde faaliyet gösteren Ali esSebti’den sonra gelen Şeyh Şeyh Mahmud’un yedi oğlundan biri Şeyh Said’dir. 1925 Diyarbakır isyanından sonra yargılanacak ve infaz edilecektir tıpkı Seyit Abdulkadir gibi. Şeyh Said’den sonra gelen Selahaddin Fırat’ın oğlu Şeyh Mehmed Said, Erzurum’da babasının halifesi olarak başa geçecektir ve ne ağırdır ki Müslüman olan bu tayfa, 1927’de, Ermeni Taşnak çetesiyle ittifak kuracak, Türk’ü ortak düşman ilan edip savaş açacak ve Ermeni ve Nesturilerle bir olup isyan edecektir.
Tarikatın Anadolu örgütlenmesine bakıldığında görülen manzaranın ucu bucağı yoktur;İstanbul’da Şeyh Ervadi, Gümüşhanevi ve Abdulaziz Bekkine;
Hakkari bölgesinde Seyit Taha; Doğu Anadolu’da Şeyh Arvasi;
Amasya ve çevresinde İsmail Şirvani, Şeyh Fevzi Molla, Hamza Nigari;
Karadeniz’de Şeyh Feyzullah Erzurumi, Süleyman Ervadi ile Ahmed Diyauddin Gümüşhanevi; Kastamonu ve civarında Ahmed Siyahi;
Urfa ve civarında Hartavizade Şeyh Muhammed Hafız Ruhavi;
İç Anadolu, Konya, Akdeniz ve Kırım bölgelerinde Şeyh Muhammed Kudsi;
Erzurum, Erzincan, Kudüs ve özellikle Mekke bölgelerinde Abdullah Mekki,
Ve de Kıbrıs’ta Şeyh Nazımi’nin Tarikatın yayılmasında önemli rol oynadığı görülüyor .
Bu Şeyh Nazımi, yeraltı dünyasından Sedat Peker’in 2014 yılında mezarını ziyaret ettiği Şeyh Nazım Kıbrısi’dir. Türkiye’de ilk türbanlı vekil ve şimdi Kuala Lumpur Büyükelçisi olan Merve Kavakçı’nın elini öptüğü bu şeyhin İngiliz ajanı olduğu emekli Amiral Türker Ertürk tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.
Size iş tarikata dayandığı zaman ‘ne önemi var bunun’ deyip geçmeyiniz demiştim, bu tüm Anadolu’yu kaplamış bu yapıya bakıldığında tarikatın gerçekten de akıl sınırlarını zorlayabilecek ölçüde bir derinliğe sahip olduğu görülebiliyor. Bu da bize Sadate Nehri’nin öne çıkışının bir tesadüf değil, coğrafyası, dinsel bağlarıyla seçilmiş bir şahsiyet olduğunu gösteriyor…
Hollandalı sosyolog Martin Van Bruinessen’in bu alanda önemli bir çalışması var. Bu coğrafyada yaptığı araştırmaları ‘Ağa, Şeyh, Devlet’ ismiyle kitaplaştırdığını biliyoruz. Böylece Tarikatın pek çok bilinmeyeni açığa çıkmış, bu bilinmeyenlerin başına o da ‘Sadate Nehri’’yi yerleştirmiş tıpkı Uğur Mumcu gibi.
Kimdi bu Sadate Nehri?..
Türkiye Sadate Nehri’yi bilmiyor, tanımıyor ama aynı Türkiye Seyit Taha, Şeyh Ubeydullah, Seyit Abdulkadir ve Talabani’yi iyi biliyor oysaki şimdilik Barzani hariç, bunların hepsi aynı aile … Nehri, Şemdinli Bağlar köyünün eski adı. Sadat, peygamber soyundan gelenler için kullanılan bir terim, ikisi bir araya gelince, Nehri’nin seyitleri gibi bir anlam taşıyor.
Kilit isim Seyit Taha’nın oğlu, 1880’de, Osmanlı’ya ilk isyanı çıkaran Şeyh Ubeydullah. Buna sonradan bir dönem Irak Cumhurbaşkanlığı yapmış Talabani de ekleniyor. Tarihçi yazar Ayşe Hür bu tezi destekliyor ve hepsini aynı kazana atıp çıkan sonucu Nakşibendi Tarikatıyla ilişkilendiriyor;
‘Şeyh Ubeydullah Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlıydı. Sadate Nehri Ailesi’nin şeyhliği ise aynen adı gibi soydan değil, Musul civarında yaşayan bir Kadiri şeyhinden bir zamanlar alındığı iddia edilen icazetten geliyordu. Günümüzde Irak Cumhurbaşkanı olan Celal Talabani bu ailenin üyesidir.’
Erdal Sarızeybek