Erdoğan Şemdinli’ye gitmişti, dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile peki niye gitmişti?
ÖRGÜTÜN MERKEZ EYLEM ÜSSÜ HAKURKGittikleri yer Tekeli’ydi, üçlü sınıra yakın bir köy. Üçlü sınır dediğimiz TürkiyeIrakİran sınırlarının en güneydoğuda birleştiği noktadır. Arazinin en hassas noktasıdır çünkü hemen güneyinde bugün Türk Ordusunun harekat yaptığı Hakurk yer alır. Üçlü sınıra varmadan biraz güneyde ise Tekeli köyü vardır ve burada bizim bir taburumuz konuşludur. Aslında Tekeli, kuşbakışıyla Bağlar köyünün de doğusunda yer alır.
İşte bu taburumuz, 20 Haziran 2010’da, Hakurk’tan gelen teröristlerin saldırısına uğradı, 11 askerimiz şehit düştü, 16 askerimiz de yaralandı. Ertesi gün Usta Şemdinli’ye gitti, dönemin Genel Kurmay Başkanı Başbuğ ile beraber, askerlerimize geçmiş olsun demek için. Mutlaka hatırlarsınız, bu konuda medya epey haber yaptı, yaptı ama şehitlerimizi unuttu, işi ‘Erdoğan mevzide çömeldi mi çömelmedi mi’ tartışmasına döktü, bu da günlerce sürdü. İşte o tartışmaya kaynak olan yer burasıydı ama işin gerçeği farklıydı:
İLKER PAŞA YANINDAMedyaya düşen resimde bir mevzi görülüyordu, mevzide İlker Paşa eliyle teröristlerin yerini işaret ediyor ve Usta da çömelmiş bu teröristleri görmeye çalışıyordu. Resim buydu ancak tartışılan konu yanlıştı. Mesele başbakan ve genelkurmay başkanı ‘eğilmiş eğilmemiş meselesi değil, ‘niye eğilmiş’ meselesiydi. Niye eğilmişlerdi? Çünkü karşılarında terörist vardı. Ayakta dursalar belki vurulacaklardı.
Bu bize neyi anlatır?
Başbakan’ın bulunduğu mevziden bakıp teröristleri bizzat gördüğünü anlatır.
Peki normal bir ülkede tehdidi bu kadar yakın gören bir Başbakan ne yapar?
Hemen Meclis’i toplayıp sınır ötesi harekat yetkisi alır ve döner Genelkurmay başkanına, 'Al şu tezkereyi hemen harekat yap ve bu teröristleri yok et' der.
Ama Usta bunu demedi. Olaydan sonra Antalya'ya gitti tıpkı Özal’ın 15 Ağustos Şemdinli baskını sonrası gittiği gibi. Tatil yaptı ve uyudu tıpkı Özal gibi. Ama bizim evlatlarımız Şemdinli'de uyuyamadı çünkü karşısında teröristler vardı. Bir gün gelecek yine vuracak diye düşünüyorlardı, nasıl uyusunlar ki!..
İŞİN SIRRI EFKAR TEPESİNDE
Şemdinli’de Teröristin geçemediği, barınamadığı belki de tek arazi parçasıdır burası. Bir başka anlamı da var Efkar Tepesinin; dağ değil, tepe değil sabır taşı gibi bir şey. Öfkenin kurşuna dönüşmesi gibi bir şey, atılan her kurşundan dayanma gücü almak gibi bir şey. Tabur gazinosundan karşıya ve de uzaklara baktığınızda Beyaz dağı görürsünüz. Teröristler oradan geçer; sağa giderse Bembo’ya, sola giderse Ortaklara, batıya giderse Akpınar dağı üzerinden Basyan’a geçer. Her hareketinin bir amacı vardır; sağdan gidişi demek, Durak’a taciz, Bembo’da pusu, Beyyurdu’na taciz demektir. Sola dönerse, Ortaklara taciz, Silo yaylasında pusu demektir. Batıya dönerse, Konur vadisinde mayın, Aktütün’e taciz ve oradan da Basyan’a yani Irak’a kaçmak demektir, tabii tekrar geri gelmek üzere.
KUŞ UÇMAZ KERVAN GEÇMEZ AMA…
Beyazdağ da bir başkadır ama Efkar Tepesi daha bir başkadır. Efkar Tepesi, Şemdinli’nin hemen yanı başında küçük bir tepedir ama bu bize endişe vermez, dedim ya buradan terörist geçmez, burada terörist de barınamaz çünkü kimin ne zaman bu tepeye ateş edeceğini kimse bilemez. Bu tepe bizimdir, eskiden de bizimdi şimdi de bizimdir. Burası bizler için sabır taşıdır ama her ne hikmetse hiç çatlamaz onca kurşuna rağmen. Bizim taburun hemen karşısındadır; nöbetçiler geceyi bu tepeye bakarak geçirir. Genelde gece teröristlerin, gündüz bizim olduğu için, nöbet tutanlar yerinden kımıldamaz, Efkar tepesini seyrederek nöbeti bitireceğini düşünür ama geceler çok uzundur, bitmek bilmez. Şemdinli’de bazen sabrın taştığı anlar da olur dayanamazsınız, insanoğlu bu, sabır taşı değil ki!..
İNSANIN BİR DAYANMA SINIRI VAR
İşte o zaman Efkar tepesi tepeliğini yapar ve atılan bütün kurşunlara göğsünü açar, kimse de karışmaz bu nereden geldiği belli olmayan kurşunlara, kimse de sormaz, neden, diye. Halk da alışmıştır buna, hiç korkmaz. Sabrın taştığı anlarda önce bir makineli tüfek darbesiyle mermiler Efkar’a boşaltılır. Bunu duyan diğer silahlar, roketler, bombalar, piyade tüfekleri, bütün silahlar, hepsi aralarında söz birliği etmişçesine elinde avucunda ne varsa Efkar’a gönderir.
Bu, tüm efkarların dağıtıldığı bir andır, herkes keyifle ama efkarla seyreder. Bu sabıra sabır katmak isteğinin dile geldiği bir andır, herkes efkarlanır ya sabır çeker. Her mermi, bir dayanma gücüdür. Her mermi aslında otuz yıldır süren bu karmaşaya bir isyandır ve bu isyan atılan mermilerle dile getirilir. Bu nedenle bu tepenin adı Efkar Tepesidir, bu adı da orada görev yapmış devletin polisi ve askeri vermiştir, bizim gibi.
Allah’tan bu Efkar Tepesi var yoksa Şemdinli’de teröristlerin hainliklerine dayanmak zor. Efkar Tepesi demek, bizler için Şemdinli demektir hala devletin Şemdinli’de otorite olduğunu düşünüyorsanız, inanın bu Efkar Tepesi sayesindedir. Yoksa bunca yıldır süren bu ihanete can dayanmaz, Şemdinli dayanmaz, biz dayanamayız. Onun için sağ olasın Efkar Tepesi, yıllarca bizim kahrımızı çektin, bir ah bile demedin onca kurşuna. Bize sabır verdin, dayanma gücü verdin. Sağ olasın Efkar Tepesi, sağ olasın.
İşte Bağlar köyü deyince benim aklıma gelen bunlar, Efkar tepesi…
İSMAİLAĞA CEMAATİNİN BÜYÜK HALİFESİ BAĞLAR KÖYÜNDEN
Şimdi Bağlar Köyüyle bu tepenin arasında ne bağ var, onu hemen söyleyeyim, Efkar Tepesinin aşağısı Bağlar köyüdür. Yani Bağlar köyünden çıkıp patika yoldan Şemdinli’ye bir anda ulaşabilirsiniz. Şimdi sorabilsek desek ki ‘Erdoğan, Bağları bilir misiniz’ diye ne cevap verirdi acaba? Ben sanki sesini duyar gibiyim ‘bilirim bilirim hem de iyi bilirim’ diyen. Gerçekten Erdoğan Bağlar köyünü bilir, bilmesi lazım çünkü cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde huzuruna çıktığı Şeyh Ustaosmanoğlu’nun tarikat silsilesinden büyük halifesi orda yatar, mezarı oradadır. İsmailağa’yı bilen Seyit Taha’yı bilmez olur mu hiç!..
ERDOĞAN DA ŞEMDİNLİ’YE GİTMİŞTİ AMA…
Seyit Abdullah, 1925 Şeyh Said isyanını tertipleyen Seyit Abdulkadir’in oğludur. Babası infaz edilince intikam için benim de komuta ettiğim Şemdinli hudut taburuna saldırmış, subaylarımızı tuzağa düşürüp canlarını almış ve sonra kaçıp Barzani’ye sığınmıştır. Aslında tüm bunları Erdoğan bilir ama Efkar Tepsini bilmez, bilse de söylemez.
Erdal Sarızeybek