Katıldığı Halk Tv canlı yayınında Abdullatif Şener, Erdoğan istifa etmeli’ dedi. Barıiş Pınarı harekatının durdurulması ve ABD Temsilciler Meclisinde Türkiye’ye karşı yaptırım meselesinini gündeme getiren Şener, Erdoğan’ın mal varlığı üzerinden üzerinden şantaj altında tutulduğunu ileri sürdü.
Halk Bankasının durumunu da gündeme taşıyan Şener, Türkiye’nin ulusala çıkarlarının korunması gerektiğini söyleyerek ‘Türkiye’nin selameti açısından Erdoğan’ın istifa etmesi gerekir’ diye konuştu.
ŞENER: ‘HALKBANKASI DAVASI VE ERDOĞAN’IN MAL VARLIĞI’
AK Parti’nin kurucuları arasında yer alan ve AK Parti hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunan Abdüllatif Şener, ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen tasarının Türkiye açısından iki önemli boyutu olduğunu söyledi.
Bizim TV’de soruları yanıtlayan Şener’e göre bunlardan ilki Halkbank davası. Şener, ABD’nin Erdoğan’ı Halkbank davasında sanık sandalyesine oturtmak istediğini düşündüğünü ifade etti. İkincisi ise tasarıdaki Erdoğan’ın ve ailesinin mal varlığının araştırılmasını öngören madde. Şener bunlara dayanarak ‘Türkiye’nin selameti açısından Sayın Erdoğan’ın istifa etmesi lazım. Ülke menfaatleri her şeyin üzerindedir.” Dedi.
ŞENER: ‘ERDOĞAN SIKIŞTI’
Abdüllatif Şener bu iki madde nedeniyle Erdoğan’ın sıkışmışlık içinde hissettiğini, mevkidaşı olmayan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşerek bir mutabakata varmasının da bu sıkışmışlığın bir sonucu olduğunu savundu. ABD’nin kara para trafiğini takip etmek konusunda dünyanın en yetkin ülkesi olduğunu belirten Şener’in konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle;
ŞENER: ‘ERDOĞAN ZORDA’
“Mevkidaş olmadığı biriyle eşit koşullarda masaya oturmuştur. Mektuptan ve yaptırımlardan sonra Barış Pınarı Harekatı’nı durdurmuştur. Pence ile oturduğu masadaki beden dili de zorda olduğunu gösteriyor. Dördüncü nokta var hepsinden önemli. Anında muhataplarının ağzının payını veren Erdoğan’ın Trump’ın açıklamaları üzerine halen hiçbir şey söylememiş olması yine Amerika’da dayanabileceği bir kişi olduğunu ve onunla arayı açmak istemediğini gösteriyor.”
ŞENER: ‘TÜRKİYE’NİN SELAMETİ İÇİN ERDOĞAN İSTİFA ETMELİ’
“ Türkiye sıkıntılı bir sürece girmiştir. Bunun bir numaralı sorumlusu Sayın Erdoğan’ın kendisiyle ilgili konumudur. Yakayı vermeyeceksin ele. Türkiye’nin selameti açısından Sayın Erdoğan’ın istifa etmesi lazım. Ülke menfaatleri her şeyin üzerindedir.” dedi.(Ajanslar)
Haber işte böyle…
ABD şu anda Türkiye dış politikasına ağır ipotek koymuş durumda, bir yanda ekonomiye yaptırım tehdidi öte yanda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çevresinin mal varlığının araştırılması tehdidi…
SARIZEYBEK: ‘TÜRKİYE ŞANTAJ ALTINDA’
Tehditler işe yarıyor olsa gerek çünkü, ilk önce İran’a yaptırım uygulanmasını bu tehditlerle sağladılar. Ardından aynı tehditlerle Türkiye’nin Barış Pınarı harekatının durdurulmasını sağladılar. Sırada Ermeni tasarısı var, Türkiye’yi yöneten asker sivil devlet adamlarına yönelik kişisel yaptırım tehditleri var. Bu noktada soru şu: ‘Yanlış karar ve uygulamalar sonucu kendisini şantaj pozisyonuna düşüren bir devlet adamı görevini bihakkın yapabilir mi?..
SARIZEYBEK: ’USTA’NIN GÖREMEDİĞİ SİYASİ TUZAK’
Emekli albay Erdal Sarızeybek son yazdığı ‘Usta’nın Göremediği Siyasi Tuzak’ adlı kitabında Kod Ergenekon kumpas soruşturmasından kod 17/25Aralık operasyonlarını ve 15 Temmuz kalkışmasıyla aralarındaki bağları mercek altına aldı. Kitapta geçen o bölümden kısa bir özet şöyle;
‘ZARRAF DAVASI USTA’NIN ÖNÜNDE BİR ŞANTAJ’
“Bugün Usta’ya bakıldığında rahat gibi görünüyor ve 17/25 dosyasını kapattığını düşünüyor olabilir. Ama meselenin iç yüzü hiç öyle değil. Bu operasyon üzerinden Türkiye’de hukuk işletilemeyince aynı davalar şimdi ABD’ye taşındı. Üstelik hala dava konusu içinde görülmeyen silah sevkiyatı meselesi rafta bekliyor. ABD bu, küresel bir güç. İstediğine yaptırım uyguluyor, istediğinin tüm mallarına el koyuyor hatta tutuklama müzekkeresi bile çıkarabiliyor.”
‘17/25 OPERASYONUYLA ABDİSRAİL USTA VE YAKIN ÇEVRESİNE YÖNELİK TÜM DELİLLERİTOPLADI’
Öte yanda İsrail hem İran’a karşı yaptırımların delinmesine yönelik olarak hem de silah sevkiyatına ilişkin kanıtları topladı. Saymayın üçü beşi, bu deliller ana hatlarıyla Türk Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde toplanmış olduğu için uluslararası hukuk açısından yasal nitelik taşıyor. Belki daha önemlisi telefon dinlemeleri ve teknik takiple Usta ve yakın çevresinin biyografik istihbaratı çıkarıldı.
'TAM BİR KISKAÇ'
Zaten Kripto hücreler üzerinden yönlendirilen F Tipi bu konuda uzmandı. Tıpkısının aynısını Kod Ergenekon soruşturmasıyla Türk Ordusunun komuta heyetine ve Cumhuriyete gönülden bağlı yüksek sivil şahsiyetlere karşı yapmış olduğu için beceri kazanmıştı. Dolayısıyla yürüdü bu işler. Kısacası Usta’nın sağlık durumundan finans durumuna, aile ilişkilerinden dış bağlantılarına, aklınıza gelen ne varsa hepsi şu anda ABD’nin elinde, İsrail’in elinde. “
Öte yanda…
‘ŞANTAJ ALTINDAKİ BİR DEVLET ADAMI ARTIK GÖREV YAPABİLİR Mİ
“ Artık bu mesele Usta ve yakın çevresiyle de sınırlı değil. İsrail’in güvenliğini tehlikeye düşürdüğü savıyla şimdi Türkiye yola getirilmek isteniyor. Sırada Suriye var, Irak var ve yine İran var… Usta ‘Söz Konusu Vatandır’ diyerek İsrail yörüngesinden çıkmaya kalkıştığı anda, görülen o ki yakındır silah sevkiyatının da gündeme gelmesi. Sonrası nereye kadar gider, bunu hiç kimse öngöremiyor. Bu da bize meselenin artık Usta değil, Türkiye’nin ulusal güvenlik meselesi olduğunu açıklıyor.”
‘KISKACA DÜŞÜRÜLEN BİR DEVLET ADAMI HALA GÖREV YAPABİLİR Mİ’
“ Bu davalar üzerinden Türkiye, iç ve dış politikada pazarlık masasına oturtulmaya zorlandı hala zorlanıyor. Türkiye’nin özellikle İran, Irak ve Suriye politikalarında tam bağımlı hale getirilmek isteniyor. Tabii burada bu üç ülkenin adı geçince hemen akla ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ geliyor. Ermenistan, Kürdistan ve Büyük İsrail projeleri öne çıkıyor. Anahtar Türkiye’de olunca 17/25’in boşa yapılmadığı ortaya çıkıyor. Bu durumda nereden bakılırsa bakılsın Usta, ABD ve İsrail tarafından kıskaca alınmış durumda. “
Şimdi soru şu: Kendini bu duruma düşüren bir devlet adamı Türkiye'nin ulusal çıkarlarını nasıl koruyabilecek?..
Erdal Sarızeybek
Usta'nın Göremediği Siyasi Tuzak